Allah akıl vermiş ve bir ölçü biçmiştir bizlere; belli bir usul çerçevesinde beyan ettiği ilkeleri işletip, izan üzere yol alınmasını vahyetmiştir. Bu ölçü, nefsi arzular ve taassupla değil ferasetle yürütülen bir akılla hayat bulabilir. Allah’ın bahşettiği aklı kullanmayacaksak, sürekli uyardığı gibi nefsimize yenik düşüp dünyalık kazanımlara gark olacaksak, taassup/ihtiras/hırslarımızın kurbanı olacaksak varlığımızın ne anlamı var. Nefsimizin taassup ve ihtiraslarını iyi tanıyan şeytan ve takipçilerinin oyuncağı olmuş durumda koca bir ümmet, aklını kullanmadığı müddetçe de daha çok acı çekeceğiz gibi gözükmektedir.
Netenyahu, Amerika’da Trump delisiyle ortak basın açıklamasında; “Bayanlar ve baylar, bunların hepsi sadece iki haftada oldu. Dört yıl sonra nerede olacağımızı hayal edebiliyor musunuz? Ben edebiliyorum.” “Ve biz bugün yükseldik, Yahuda Aslanı’nın kükremesi Orta Doğu’da yüksek sesle duyuluyor. İsrail hiç bu kadar güçlü olmamıştı.” ifadelerini kullandı. Niye ve nasıl bu kadar kudretli hissediyorlar kendileri ve niye bu kadar pervasız ve keyfi hareket edebiliyorlar.
Dünya gücü olarak lanse edilen Amerika Birleşik Devletlerine başkanlık eden bu akıl hastası mahluk, ne yazık ki kafasına göre at koşturmaya niyetli gözüküyor. Son yüzyıldır ekranlar aracılığıyla oluşturdukları vitrin ile ‘büyük ölçüde’ algısal düzlemde yarattıkları Amerikan prestijini, ciddiyetini, gücünü yine kendi oluşturdukları bu turuncu kafalı vitrinle iki paralık ediyorlar. Strateji değiştirip, ciddiyetle yapamadıklarını salağa yatıp deliliğe vurup mu yapma niyetindeler anlamadım ama sonuç olarak “ben yaptım oldu” anlayışıyla hukuk mukuk dinlemeden istediklerini yapacaklar anlaşılan.
Ne yazık ki istedikleri şeyi istedikleri zamanda istedikleri şekilde yapma salahiyetine sahipler. Bu serbestiyet onların güçlü olmalarından değil, Müslümanların ahmak olmalarından kaynaklıdır. Halkların ahmaklıkları, korkaklıkları, mevcudiyetlerini koruma refleksi yanında İslam topraklarında yöneticilik yapanların hepsi; uşaklıkları, çıkarcılıkları ve kazanımlarını muhafaza etme dürtülerinden kaynaklı mazlum halklar tarihin gördüğü en büyük zulümlere, mahrumiyetlere, geleceksizleştirmelere gebedir.
Açık net konuşalım, Ortadoğu’nun kalbindeki Suriye “özgürleşti” deniyor. Olan tek şey; Esad’ın zalimlikleri bahane edilerek ve atmosferi istedikleri yere çekip şekillendirerek, bölgenin İsrail’e tehdit teşkil etmeyen bir tabloya bürünmesidir. Demek İslam nizamı kuracaksınız öyle mi! Adaleti tesis edeceksiniz demek ki, Osmanlıyı canlandıracaksınız! O işler öyle olmuyor işte, özgür kişilerin işidir bunlar. Sahadaki figüranların, Türkiyeli yöneticilerin ve peşlerinden giden avanakların övüne övüne kasıla kasıla belirttikleri gibi İran neredeyse tamamen etkisiz hale getirilmiştir. Amerikan emperyalizminin önü tamamen açılmıştır ve bu saatten sonra istediklerini yapmakta serbesttirler, kendileri için hiçbir güvenlik tehdidi kalmamıştır.
Bizi boş verin (acı gerçekleri vurgulayanlar irancı ya) siz söyleyin, Amerika ve İsrail Gazze’deki 2 milyon insanı tümden bir seferde öylece yok etmeye kalksa veya yarın Mescidi Aksa’yı yıksa, kim nasıl müdahale edecek veya (durduramasa bile) durdurmaya yeltenecek. Söyleyin bakalım… Halifenizin veya emirliklerinizin yarınları ilmek ilmek döşeyip Aksa’yı kurtaracağı zırvalığını tekrarlamayın artık mide bulandırıyor, ciddi/mantıklı/somut bir delil kırıntınız var mı? Yarınlardaki kazanımlarınız için bugün ayıya dayı diyerek (hadi uşaklık ederek demeyelim) veya zahiren var olmak için her türlü necasetle ilişkiye giren hiç kimse felah bulmamıştır Ademden bu yana, bu kafayla kendinizi zelil duruma düşürmeyi boş verin, mazlumların umudunu yerle yeksan etmektesiniz.
Müslümanın birinci vasfı; zulmü engelleyip adaleti sağlama görevidir. Zulmü küresel düzleme yayan, yürüten, temsilciliğini yapan büyük şeytan (siyonist hegemonya altındaki) Amerika ve onun müttefikliğini yapıp varlıklarını ABD’ye gebe olan Arap yöneticileri ile kol kola sağlayacağınız nizamınız sadece ve sadece onlara hizmet eden bakir bir tarladan ibarettir. Müslüman; anti emperyalist olmak zorundadır, sonrası ayrı meseledir. Onlara şirin gözükerek, onlardan nemalandığınızı zannedip kendinizi ve topraklarımızı kullanıma açarak, ilişki içinde olup güç devşirdiği yanılsamasıyla, meşruiyet kaynağını onlarda görerek edinilen her bir tuğla mahkumiyet alanımızı inşa etmektedir.
Kabul edersiniz etmezsiniz; Ortadoğu’da anti emperyalist, anti siyonist, anti kapitalist tek bir ülke var, o da İran’dır. Devlet olarak doğruları yanlışları, İslami manada handikapları, mezhebi yanılsamaları ayrı mesele. Tersine dair mantıklı ve somut bir bilgisi, bir argümanı, bir sözü olan varsa buyursun… Hadi diyelim (nasıl bir aklın ürünüyse) İran danışıklı dövüş yapıyor..:)) tam tersine eksi haneye yazılım onları, ikinci bir olasılık dahi belirtecek olan var mı? Türkiye demeyin de bu kadar sıkıntının içinde cidden hiç gülecek halim yok.
Bu saatten sonra kirli mezhebi kodlarınızla çalışan aklınızla/dilinizle/kaleminizle ne derseniz deyin, sizler mezhepçiliğin dibini yaparken, esen rüzgara göre hareket etmeyip özgür iradesiyle söz söyleyen kişilere ne derseniz deyin, ortada tek bir gerçek var. Hepiniz güce tapan, çıkara endeksli siyasi dengelerin oyuncağı olmuş, emperyalizmin dolaylı uşaklığını yapan acizlersiniz. Bunu da utanmadan; dava uğrunda yapıyoruz deyip, İslami tekamül için maslahat güderek Amerikayla veya uluslararası aktörlerle denge oyunları oynuyoruz zırvalarıyla kendinizi kandırıyorsunuz ‘demeyeceğim’. Neyin ne olduğunu kendiniz dahi biliyorsunuz, Dünyalık kazandıklarınızı meşrulaştırmak için kullandığınız bir kılıftan ibarettir bütün yapıp ettikleriniz.
Gazze dümdüz edildi, yüz bin cananımızı gözlerimiz önünde şehid ettiler, altyapısı yok edildi, pervasızca kutsallarımız çiğnendi, onurumuz ayaklar altına alındı ve en önemlisi bunların sonucunda ümmetin ne yapıp nerede nasıl duracağı test edilip gözlemlenmiş oldu. Öldüğü bilinen ümmetin ölü taklidi yapan uykudaki bir çığa dönüşme olasılığı az çok zihinlerin bir kenarındaydı ama netleşti ki, ümmet cidden ölmüş. Aciz bir kümes hayvanı gibi mahkum edildiği 1 metrelik telleri aşmayı dahi zihninden geçirmeyen bayağı mahluklara dönüşmüş. Daha da vahimi; gerçeklikten soyutlanmış bir halde, oturduğu yerden kendisini tatmin edip mutmain olacak argümanlarla bezenmiş durumdadır. Sanırım artık konuşmakta faydasız, adamlar istedikleri gibi üzerimizden geçecekler. Hem de senin üzerine basıp benim üzerimden geçecek, benim üzerime basıp onun üzerinden geçecek, onun üzerine basıp bütün mazlumların üzerinden geçecekler.
Hodri meydan, lanetleşmek dinimizce hoş bir şey değildir, sadece hepimizin bildiği (ama sanırım hakkıyla iman etmediğimiz) bir gerçeği vurgulayıp bırakalım. ALLAH ŞAHİTTİR VE ADİLDİR. Hak ile batılın bütün açıklığıyla beyan olacağı O şiddetli gün gelmeden, ahir zaman kaybedenlerden olmak istemeyen varsa, durup iki dakika düşünsün… Size dost tavsiyesi…
Yusuf Şanlı / 10.02.2025